Bir Ömürlük Misafir
İşe yeni başlamıştım. Hayatımın amacına ulaşmış, İstanbul'da iyi bir iş bulmuştum ve çok mutluydum. Her gün Kadıköy'den Maslak'a gidip gelirken servis güzergahımız değişti. Ne olduysa da bundan sonra oldu. Servis Karacaahmet Mezarlığı'nın önünden geçmeye başlarken ben de hayatın anlamını sorgulamaya başladım. Neden çalışıyorum kısmını geçmiş, öleceksem neden yaşıyorum aşamasına terfi etmiştim. Bu düşünceler zaman zaman şiddetlense de iş hayatı sorumluluğu, yaşama sorumluluğu bir nebze hafifletti. Bir bakıma bir amaca adadım kendimi. Bende böyledir, önüme hedef koyamazsam yapamam. Lisede üniversite sınavlarına hazırlarken kendime Odtü Gıda Mühendisliği hedefi koymuştum, sıkı da çalışıyordum, sonra bir gün Odtü'yü görmek nasip oldu. Hayatımda da hiç o zamana kadar üniversite görmemişim. Yazın ortalıkta hiç öğrenci yokken bana o kadar soğuk göründü ki birden amacım bu muymuş dedim, boşluğa düştüm. Yoksa kesin Odtü'yü kazanırdım :) Nereden geldim bu konuya? He