Son Okunanlar Üzerine / Huzursuzluk ve Katip Bartleby





Huzursuzluk - Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli'nin tüm kitaplarını okumadım ama Mutluluk'un hem kitabını hem filmini çok sevdiğim için her zaman bir şans tanıyorum. Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı'ndan sonra biraz kafamı dağıtmak için çok satanlara yöneldim. Normalde pek alışkanlığım değildir çok satanlar bölümüne uğramak. Ama daha önce de sırf bu inadım yüzünden yıllarca Kürk Mantolu Madonna'yı okumamış olmam, okuduktan sonra beni hayli üzmüştü. Böyle duygular içinde Huzursuzluk'u aldım. 

Huzursuzluk, Ezidiler hakkında biraz bilgi sahip olmak dışında, bende bir etki yaratmadı. 

Beğenmediğim ilk nokta cümlelerin gereksiz uzatılmış olması ve popüler durumlardan yararlanılmasıydı. Örneğin, 28, sayfada  eskiden İslamın başka türlü olduğunu anlatan  şu cümle: "Namaz kılan babaannelerin önünden geçtiğinde ya da secdeye vardığı sırada, namazının bozulacağından korkan zavallı kadının sadece okuduğu duanın sözlerini daha yüksek sesle tekrarlamaktan öteye gitmeyen sevecen protestosu, ramazan ayında çocukların oruç tutma ısrarı karşısında, peki üç gün tut, bir başlangıçta, bir ortasında, bir sonunda, üç gün eder, bir sıfır koydun mu işte sana otuz gün oruç diye avutulduğu şefkat dünyası." Bu cümleyi okuduğumda, sosyal medyada namaz kılanın yüksek sesle duayı okuması üzerine yazılan komik metinler geldi. Elli yaş üstü sosyal medya kullanıcılarının böyle herkes tarafından bilinen şeyleri defalarca anlatıp gülmesini düşündüm, sanki Livaneli de bunları yeni öğrenmiş de araya serpiştireyim demiş gibi. 

İkinci takıldığım nokta ise bazı kelimeleri hiç bilmeyen birine anlatır gibi açıklaması oldu. Ben biraz satır aralarında bulduğum detaylardan hoşlanan biriyim. Örneğin, kitapta yaşlı birinin Işid yerine Işık dediği ile ilgili bir cümle var. Bu cümle hoşuma gitti, güldüm. Ama sonraki paragrafta Işid'e yanlışlıkla Işık dendiğini açıklıyor ve Işid'in açılımını anlatıyor. Buradan sonra kitabı artık yarım bırakmamak için okudum.

Son olarak, kitabın, özellikle sonunun, sanki acele ile yazılmış gibi olması da beğenmediğim noktalardan biri. En azından Meleknaz'ın ağzından hikaye ile ilgili bir şeyler anlatmasını bekledim. Karakterleri daha derine indirerek incelenmesini bekledim. Biraz ters köşe bekledim (Kurgu olarak değil, karakter anlatımında). Son zamanlarda moda olan doğu dünyasından batıyı eleştirmesini beğenmedim. Plaza dünyasını, batıyı temsil eden kadını tek bir bakış açısından eleştirmesini beğenmedim. 

Katip Bartleby - Herman Melville

Ne zamandan beri bir şeyi tercih etmiyoruz? Bu uzun öykü bize tercih etme kavramını anlatıyor. Elli sayfalık bu öyküde, sistem eleştirisi, insanlık, direniş gibi insanı temelden sarsan kavramları ele alıyor.

Wall Street'te çalışan bir avukatın gözünden, işe aldığı sessiz, sakin katibi anlatan bir öykü. Katip Bartleby önceleri verilen işi yaparken, avukatın ondan istediği bir işi "yapmamayı tercih etmemesi" ile avukatta yaşattığı hisleri anlatıyor. Katip Bartleby'yi eleştirseler de, ofistekiler de ondan sonra konuşurken tercih etme fiilini kullanıyorlar. Bence burada Bartleby'nin bu eyleminde farkındalık yaratıp bir şeyleri değiştirdiğini gösteriyor. 

Bartleby'nin tercih etmemesi üzerine avukatın onu işten çıkarmasını, belki dava etmesini bir an için bekledim. Aynı durumda kendimi düşündüm, ofiste bir iş verildiğinde tercih etmesem bu işten atılmam ile sonuçlanabilirdi. Sistem, çalışma hayatı, ya da tamamen yaşamın kendisi öyle emirler yağdırıyor ki tercih etmemek bir seçenek olmaktan çıktığı gibi tercih etmeyenlerin de cezalandırılmasını bekliyoruz. İşte tam bu noktada avukatın yaşadığı gelgitler kendimi eleştirmeye itti. 

Katip Bartleby okurken sıklıkla aklıma Kürk Mantolu Madonna'nın Raif Bey'i geldi. Sonrasında okuduğum yorumlarda da aynı şekilde düşünenlerin olması beni mutlu etti. 

Kısaca, Katip Bartleby ile tanışın diyorum.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kafamda Yoga Halleri

Hamilelik Notları - 1

Hamilelik Notları - 2 : Hamilelikte Okuduğum Kitaplar