Mola

İstanbul'daki 6 senelik iş hayatımı bırakıp İzmir'e yerleştim. Yaklaşık 4 aydır da çalışmıyorum.

İstanbul'da yaşarken özellikle son yıllarda yaptığım tek şey şikayet etmekti. Devamlı İstanbul'dan göç hikayelerini okuyordum. Dahası bir süre çalışmama hakkım olmasını da gönlümün derininden diliyordum. Nasıl olsa olamayacaktı bana göre, her şeyden önce para kazanmam gerekiyordu, ee aldığım maaş da ortalamanın üzerinde olduğuna göre bırakmak için sebebim yok gibiydi.

Eşim İzmir'de çalışmaya başlamasıyla ben de iş aramaya başladım. Ama 4 ay boyunca İzmir'de iş bulamadım, ve ayrılık süreci bizi üzdüğü için işimi bırakıp İzmir'e geldim. Tabii ki bu kararımda çalıştığım yerde artık doğru düzgün iş yapmamam gibi nedenlerin etkisi de çok büyüktür. Çalışma üzerine de bir yazı yazmam gerek sanırım.

Çeşitli nedenlerle o gönlümün derininde dilediğim şey oldu ve bir süre sahalardan ayrıldım.

Bu şekilde karar alacak varsa ilk olarak etrafınızdakilerin "bir yerden ses yok değil mi?" gibi cevaplarını bildikleri sorulara hazır olmasını tavsiye ederim.

Eğer çok dışa dönük bir insansanız evde durmak sıkıcı gelebilir. Ben ki içe dönük bir insanım, kendimle kalmayı severim, ben bile bazı dönemlerde boğulacak gibi olabiliyorum. Sıkılmamak için ve bu zamanı bir nebze verimli geçirebilmek için kendime hedefler koydum : Okumadığım - yarım bıraktığım kitapları bitirmek, İngilizce çalışmak, çalışırken ah zamanım olsa ben şu dizileri izlerdim dediğim dizileri izlemek, mandala çizmek, yogaya daha fazla vakit ayırmak, önceden denemek istediğim yemekleri, tatlıları yapmak, şehri keşfetmek gibi.
Tabii ki daha da verimli geçirilmesi mümkün. Ama ben iş hayatından o kadar sıkılmışım ki dinlenmek bana şu an iyi geliyor. Zaman ilerledikçe, hala iş bulamazsam bu plana yenileri ekleyeceğim. (Evet İzmir'de iş analisti olmak pek de kolay değil)

Bunların yanı sıra, çalışmamanın bana getirdiği en şahane artısı ise "gereksiz tüketmemek" oldu. Çalışırken ne kadar gereksiz tüketim yaptığımı fark ettim. Çünkü İstanbul'da çalışmak eğer işiniz evinizden uzakta ise kendinize çok az vakit ayırabilmek demektir. Yani ayırabilenler yok değil, ama ben onlardan olamadım, sonuç olarak da tatminsiz, mutsuz bir insana dönüşmüştüm. Bu hissiyatı ise alışveriş yaparak gideriyormuşum meğer. Evet, taşınırken çıkan alışveriş torbaları ve fişlerden daha iyi anladım. Şimdi ise gerektiği kadar ve en önemlisi param kadar alıyorum. Bu beni daha huzurlu hissettiriyor.

Bu mutlu dinlenme sürem boyunca çalışmamak üzerine bir düşüncem ise bu durumdan biraz utandığım. Sanırım ben hayatımı çalışmak üzerine kurmuşum ve evde oturuyorum demek bana ters geliyor. Evet çalışırken kesinlikle çalışmayan insanlara imreniyordum. Ama bu durum uzadıkça sanırım utanma hissim başladı. Ya da kötü hissetme, daha az işe yarar hissetme diyelim.

Şu anda bildiğim bir şey varsa o da tüm hayatımı çalışmadan geçiremeyeceğimdir. Ama 6 sene beyaz yakalı olarak çalıştıktan sonra çalışmak adına dileğim; bir masa başında, 9-6 günümü tüketmek değil, ruhuma iyi gelen, başkalarına da yararlı olabileceğim işler yapıp az da olsa para kazanabilmektir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kafamda Yoga Halleri

Hamilelik Notları - 1

Hamilelik Notları - 2 : Hamilelikte Okuduğum Kitaplar